ŞÖVALYELİKTEN MASONLUĞA TEMEL HEDEFLER VE İNANÇLAR (12)


Şövalyelerin temel inancı Hristiyanlık olarak görülür. Bütün şövalye tarikatlarının görünen kuruluş amacının Kudüs’ü ziyaret etmek isteyen Hristiyanları korumak, ziyaret yollarını Müslümanlardan temizlemek, hristiyan hastaların tedavisiyle uğraşmak, Müslümanlara karşı savaşmak olduğu düşünülünce, doğal olarak hristiyan inancına sahip olduğu düşünülür. Kuruluş yıllarında bunun böyle olduğu da kabul edilebilir.

Oysa kuruluşlarındaki gizli amaç, paraya hâkim olmak ve bu suretle yönetenleri yönetmektir. Temel ilkeleri “Yöneten olmadan belirleyici ol, emretmeden yönlendir, yöneticilerin perde arkasındaki yöneticisi ol” diye özetlenebilir.

İlk bankacılığı kuranların ve zaman içinde tüm dünyayı banka şubeleriyle ağ gibi örenlerin Tapınakçılar olduğu dikkate alınınca amaçlarını gizledikleri açıkça anlaşılır. Paraya hâkim olduktan sonra hem Avrupa krallarını, hem de Papayı ve kardinalleri perde arkasından yönetmeye başlamışlardır. Bunu ilk anlayan da Fransa kralı olmuştur.

Bugün IMF ve Dünya Bankası dâhil dünyadaki tüm bankaların yönetimi veya yönlendirerek yönetimi de Şövalyelerin elindedir.

Amaca ulaşmak için, suikastlar dâhil her yol serbesttir. Suikastın önemli bir yol olarak benimsenmesinde Haşhaşilerle (Hasan Sabbah’la) ilişkileri etkili olmuştur.

Hristiyan olarak yola çıkan Tapınak Şövalyeleri, öylesine karmaşık örgütlerle ve topluluklarla ilişkiye girmişlerdir ki ortada Hristiyanlık, daha doğrusu din inancı kalmamıştır.

İlk ilişkiye girdikleri örgüt 1099 yılında Fransa’da kurulmuş bulunan Priory Of Sion (Siyon Tarikatı)’dur. Adını, Kudüs’teki Sion dağından almıştır. Tapınakçılar, gerçek amacı gizleme, önemli bilgileri sadece örgütün üst yönetiminin bilmesi (Ezoterizm) ve Kabala Sistemini Siyon Tarikatından almışlardır.

Dini emir ve yasakların olmadığı bir çağın (ki buna Aydınlanma Çağı adını verirler) hayalini İsmailiye mezhebine mensup Fatımilerden ve bunun bir kolu olan Nizarilik mezhebi lideri Hasan Sabbah’tan edinmişlerdir.

Mısır’daki El-Ezher Üniversitesi de bir başka kaynaklarıdır.

Kudüs, Akka ve Fransa’da yakın ilişki kurdukları Yahudilerden de birçok inancı bünyelerine almışlardır.

Tapınakçıların ve sonrasında masonların inanç temelinde paganlık vardır. Babil, Sümer, Eski Mısır ve eski Romanın tabiat varlıklarını ve giderek kralları tanrı kabul eden görüşünü önemli ölçüde benimsemişlerdir.

Bu nedenledir ki hiçbir dinin mensubu olmadıkları halde amaçlarına ulaşmak için her dinden görünebilmektedirler. Bir dinden göründükleri zaman da amaçları o dinin temel usul ve inançlarını bozmak olmuştur. Örneğin İslam âleminde, bazılarınca mücahit ve âlim sıfatıyla tanıtılan Cemalettin Afgani ile öğrencileri Muhammet Abduh ve Muhammet Reşit Rıza bunlardandır.