“Ya Hu”
Bismillahirrahmanirrahim ve bihi nestain
Elhamdülillahi rabbilalemin ve efdalü salati ve ettemmü
teslim ala Seyyidina Muhammedin resulü rabbulalemin ve ala alihi ve sahbihi
ecmain ve tabiine ila yevmüddin.
İşbu arîzamı tarikat-i Şazeliye Şeyhi vücutlara ruh ve
hayat veren ve cümlenin efendisi bulunan Eş-şeyh Mahmud Ebüşşamât Hazretlerine
ref’ ediyorum:
Mübarek ellerini öperek ve dualarını rica ederek selâm ve
hürmetlerimi takdimden sonra arz ederim ki, sene-i haliye şehr-i Mayısın 2.
günü tarihli mektubunuz vasıl oldu. Sıhhat ve selâmette daim olduğunuzdan
dolayı Allah’a hamd ve şükürler ettim.
Efendim, evrâd-ı Şazeliye kıraatine ve vazife-i
Şazeliyyeye, Allah’ın tevfikiyle gece ve gündüz devam ediyorum. Ve bu
vazifeleri edâya muvaffak olduğumdan dolayı Allah Teâlâ Hazretlerine
hamd ederim ve dâvet-i kalbiyenize daima muhtaç olduğumu arz ederim.
Bu mukaddimeden sonra, şu mühim meseleyi zat-ı
reşadetpenahilerine ve zat-ı semahatpenahilerin emsali ukulü selim sahiplerine
tarihî bir emanet olarak arz ederim ki, ben Hilâfet-i İslâmiyeyi hiçbir sebeple
terk etmedim.
Ancak ve ancak ‘Jön Türk’ ismiyle maruf ve meşhur olan
İttihat Cemiyeti’nin rüesasının tazyik ve tehdidiyle Hilâfet-i İslâmiyeyi terke
mecbur edildim. Bu ittihatçılar, Arazi-i Mukaddese ve Filistin’de Yahudiler
için bir vatan-ı kavmî kabul ve tasdik etmediğim için ısrarlarında devam
ettiler.
Bu ısrarlarına ve tehditlerine rağmen ben de katiyen bu
teklifi kabul etmedim. Bilâhare yüzelli milyon altun İngiliz lirası
vereceklerini vaat ettiler. Bu teklifi dahi katiyen reddettim ve kendilerine şu
sözle mukabelede bulundum: “Değil yüzelli milyon İngiliz lirası, dünya dolusu
altun verseniz bu tekliflerinizi katiyen kabul etmem! Ben otuz seneden fazla
bir müddetle Millet-i İslâmiyeye ve Ümmet-i Muhammediye’ye hizmet ettim. Bütün
Müslümanların ve salatin ve Hulefa-i İslimiye’den aba ve ecdadımın sahifelerini
karartmam ve binaenaleyh bu tekliflerinizi mutlaka kabul etmem” diye kat’’î
cevap verdikten sonra hal’imde ittifak ettiler.
Ve beni Selanik’e göndereceklerini bildirdiler. Bu son
tekliflerini kabul ettim ve Allah Teâlâ’ya hamdettim ki ve ederim ki;
Devlet-i Osmaniye ve Âlem-i İslâm’a ebedî bir leke olacak olan tekliflerini,
yani Arazi-i Mukaddese ve Filistin’de Yahudi devleti kurulmasını kabul etmedim.
İşte bundan sonra olan oldu. Ve bundan dolayı da Mevlâ-yı Müteal Hazretlerine
hamd ederim.
Bu mühim meselede şu maruzatım kâfidir.
Ve şu sözlerimle mektubuma hitam veriyorum. Mübarek
ellerinizden öperek hürmetlerimi kabul buyurmanızı sizden rica ve istirham
ederim. İhvan ve asdıkamın cümlesine selâmlar ederim.
Ey benim muazzam üstadım! Bu bâbta sözümü uzattım.
Muhat-ı ilmi semahatpenahileri (bilginiz) ve bütün cemaatinizin mâlûmu olmak
için uzatmaya mecbur oldum.
Vesselâmualeyküm ve rahmetullahi ve
berakatühü.
Hadim-i el-Müslimin
Abdülhamid