Fransızların meşhur generali Napolyon Bonapart 1798 yılında Mısır’a ani şekilde çıkarak İskenderiye ve Kahire’yi almış, Kuzey Mısır’a tamamen egemen olmuştu. Kolayca kazandığı bu başarılardan sonra ise Suriye’yi işgale karar vermişti. Napolyon, Mısır’da tutunabilmek için Suriye’nin elde bulunması gerektiğine inanıyor, aynı zamanda Suriye’ye ilerleyince Osmanlı Devleti’ni ürküterek dileklerini zorla kabul ettireceğini sanıyordu. Zira Fransa Mısır’a saldırınca Osmanlı Devleti İngiltere ve Rusya ile bir ittifak yapmış ve bu ittifak üzerine de İngiliz donanması, Mısır kıyılarında Abukır önünde Fransız donanmasını bozguna uğratmıştı. Donanmanın elden gitmesiyle anavatanla deniz bağlantısı kesilen Bonapart şimdi Mısır’da mahsur kalmıştı. Hızlı bir biçimde Suriye’yi ele geçirirse isteklerini Osmanlı Devleti’ne zorla kabul ettireceğine ve Mısır’daki bu durumdan kurtulacağını hesaplıyordu.
Napolyon Bonapart, yolu üzerindeki Cezzar Ahmet Paşa’nın adını duymuştu. Fakat Napolyon, Cezzar Ahmet Paşa’yı değil tehlikeli bir rakip, kendisine yirmi dört saat karşı koyabilecek bir komutan bile saymıyordu. Fakat Mısır’da kolayca kazandığı zaferlerin üzerine aynı hızda yenilerini ekleyeceğini zanneden Napolyon’un düşleri, Akka surları önünde ihtiyar vezir Cezzar Ahmet Paşa’nın yıkılmaz azmine çarparak bir balon gibi sönüverecekti.
Napolyon Bonapart Suriye’yi işgale karar verince ordusunun bir kısmını Mısır’da bırakarak 21 bin kişilik bir kuvvetle kuzey istikametinde harekete geçerek yolu üzerindeki kıyı şehirlerini aldı. Napolyon Yafa’yı zapt edince şehir ahalisinden yaklaşık 4.000 kişiyi katletti ve şehri de yağma etti. Nihayet 18 Mart 1799 da Cezzar Ahmet Paşa’nın müdafaa ettiği Akka kenti önüne geldi.
Cezzar Ahmet Paşa, emrindeki kuvvetlerle kenti savunmaya başladığı zaman, deniz tarafında birkaç gemiden ibaret küçük bir İngiliz filosundan başka yardım kuvveti ve diğer yerlerle bağlantısı yoktu. Bu filonun İngiliz komutanı, İstanbul’da elçi olan kardeşine yazdığı mektupta; Akka’daki istihkamların hepsini gözden geçirdiğini, buranın pek işe yarar bir mahal olmadığını, sayısı çok olmakla beraber topların çok farklı çapta bulunduklarını, buna karşın Cezzar Ahmet Paşa ile emrindekilere güvendiğini vurgulamaktadır.
Cezzar Ahmet Paşa Göğüs Göğse Savaşıyor
Bonapart Akka’ya kadar zorlanmadan ilerlediğinden etrafta hatırı sayılır bir korku uyandırmıştı. Fakat Napolyon yine de ihtiyatı elden bırakmayarak, ününü sıkça duyduğu Cezzar Ahmet Paşa’ya iki kere elçi gönderdi. Fakat Cezzar Ahmet Paşa’nın elçileri idam ettirmesi üzerine Napolyon, daha önce uyguladığı şiddeti Akka önünde de göstermek istediğinden ilk hamlede kenti kuşattı ve yirmi dört saat durmaksızın süren top ateşine tuttu.
Bonapart, silah kuvveti kadar propagandaya da önem verdiğinden kendisini bilhassa Cebeli Düruz ve Lübnan halkına bir kurtarıcı şeklinde göstermek gayesiyle etrafa bildiriler dağıtıyordu. Bu sebepledir ki Cebeli Düruz hakimi Emir Beşir, Cezzar Ahmet Paşa’nın iki defa yardım talebine kulak asmamıştı.
Ne var ki Akka Kuşatması çok zor koşullar altında uzadıkça uzadı. Fakat yetmişini aşmış Cezzar Ahmet Paşa’nın gözünü yıldırmak bir türlü mümkün olmuyordu. Bazen açılan gediklerden şehre giren Fransız askerleriyle boğaz boğaza dövüşülüyordu. Cezzar Ahmet Paşa, hem askerlerini gayrete getiriyor, hem de sırası düştükçe bıyıkları yeni terlemiş genç bir asker gibi vuruşmaktan geri kalmıyordu. Akka’yı alması halinde tüm Suriye’nin avucunun içine düşeceğini hesaplayan Bonapart ise var gücüyle saldırılarını sürdürüyor, fakat karşısında heybetle yükselen Cezzar Ahmet Paşa ile onun emrindeki Türk askerleri, genç Fransız generalinin hesaplarını alt üst ediyordu.
Akka savunmasındaki çarpışmaların en şiddetlileri bilhassa Ali Burcu denen kısımda gerçekleşti. Buradan ustalıkla lağım açarak içeri giren Fransızlarla kılıç ve bıçaklarla boğaz boğaza dövüşüldü. Ali Burcu’nda bir aralık baş gösteren tehlikeli bir durum Cezzar Ahmet Paşa’nın lağımları tam zamanında bizzat ateşlemesiyle düzeldi.
Napolyon’un Doğu Düşlerini Sona Eriyor
Kuşatmanın elli ikinci günü Rodos Mutasarrıfı Hasan Kaptan emrindeki Nizam-ı Cedit askeriyle boğaz kaleleri muhafızlarından oluşan 3.000 kişilik bir kuvvet Akka’ya çıkarak kentin savunmasına katıldı. Şimdiye kadar kolay zaferlere alışmış Napolyon ve askerleri gelen takviyeler üzerine iyice moral bozukluğuna kapıldılar. Sonunda Napolyon kaleyi ele geçirmek şöyle dursun, ihtiyar Cezzar Ahmet Paşa’nın azmini bile kıramayacağını kabul etmiş ve altmış dört günden beri devam eden kuşatmaya 21 Mayıs 1799 günü akşamı son vererek güney istikametinde çekilmeye başlamıştır. Cezzar Ahmet Paşa ise ertesi gün derhal Fransızları takibe çıkmış, Napolyon Yafa ve Gazze’de dahi kendini güvende hissedemediğinden ta Ariş’e kadar geri çekilmiştir. Napolyon’un doğuyu sömürgeleştirme düşleri de, “Eğer Türkler beni Akka önünde durdurmasaydı, bütün doğuyu ele geçirmek işten bile olmayacaktı” sözleriyle sona ermiştir.
NOT : Akka Kuşatması
Napolyon komutasındaki Fransız ordusu, 1798 yılında önce Mısır'ı, sonra Ariş, Han Yunus, Gazze, Yafa ve Hayfa'yı yani bugünkü Filistin'i işgal eder. Napolyon'un asıl hedefi oradan başlayarak bütün Doğu coğrafyasını ele geçirmektir ancak önüne Akka Kalesi çıkar. Cezzar Ahmet Paşa komutasındaki Akka Kalesi'nde Osmanlı askerleri tarafından yapılan müdafa sonucu Napolyon komutasındaki Fransız ordusu hezimete uğrayarak Mısır'a geri çekilir. Napolyon, bir süre sonra Mısır'dan da kaçar.